Araştırmacı-Yazar ve Aktivist Hülya Şekerci, 28 Şubat sürecinin unutulmaması ve unutturulmaması gereken bir süreç olduğunu söyledi.
Sendikamız tarafından Mersin’de düzenlenen 3. Teşkilat Eğitim Programı’nda konuşan Şekerci, 28 Şubat döneminde büyük mağduriyetler yaşandığını, başörtüsünün de bu sürecin bir simgesi olduğunu belirtti. Başörtüsünün kişinin kendisini inanç olarak tanımlaması ve ilan etmesi olduğunu söyleyen Şekerci, bundan dolayı 28 Şubat sürecinde de öncelikli hedefin başörtüsü olduğunu ve başörtüsünün simgesel bir değeri olduğunu ifade etti.
İRTİCAYLA MÜCADELE DİYEREK, 18 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARLA MÜCADELE ETTİLER
28 Şubat döneminde, irticayla mücadele ettiklerini söyledikleri kişilerin, 18, 19, 20 yaşındaki, başörtüsü ile üniversiteye gitmek isteyen genç kızlarla mücadele ettiğini de belirten Hülya Şekerci, “Başörtüsü ile okula almıyorlardı, derslerde yok yazılıyorsunuz ve bu yüzden okuldan atılıyordunuz. Sadece başörtülü olarak okumak isteyenler, coplandı, polis köpeklerinin saldırısına maruz kaldı. Biber gazlarıyla tanıştılar. Başını açıp derslere girenler, başka bir travma yaşadılar. Okuldan çok psiyatristlere gitmek zorunda kalanlar oldu.” şeklinde konuştu.
28 ŞUBAT’TA BAŞÖRTÜSÜNE TOPYÜKÜN MÜCADELE BAŞLATILDI
28 Şubat sürecinde başörtüsü yasakları başlamadan önce, Özal döneminde başörtülülere ara bir dönemde eğitim hakkı verildiğini hatırlatan Şekerci, “O dönemde başörtüsü ile okuyanları önce görmezden geldiler ve bu kişilerin çalışma hayatına başlayınca başlarını açacaklarını düşündüler. Ancak bu kişiler sosyal hayatta yerini alıp, başörtüsünü çıkarmayınca panik başladı Başörtülülerin hayatın içinde yer almasını istemediler. Ve topyekûn bir mücadele başladı. İmam Hatip Liseleri’nde öğrencileri başörtülü olarak okullara almadılar. Üniversitelerde ikna odaları kuruldu. Medine Bircan; 70 yaşında kanser hastası bir kadındı. Sağlık karnesinde başörtülü resmi var diye, tedavi edilmek istenmedi.” dedi.
KAMUSAL ALAN YALANI DA 28 ŞUBAT SÜRECİNDE UYDURULDU
Başörtüsü düşmanlığı yürütenlerin bu niyetlerini perdelemeye çalıştığını da söyleyen Şekerci, ‘Biz insanların başörtüsüne karşı değiliz, biz üniversitelerde ideolojik olarak başlarını örtenlere karşıyız’ söyleminin geliştirildiğini, bu anlayışın temsilcilerinin Başbakan eşi olan Emine Erdoğan’ı GATA’ya almadığını hatırlattı. Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığı döneminde eşi başörtülü olanlara eşsiz, başı açık olanlara da eşli davetiye gönderdiğini de söyleyen Hülya Şekerci, “Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı’na aday olduğunda kendisi değil başörtülü eşi tartışıldı. ‘Kamusal alanda başörtüsü yasağı olmaz’ yalanını uydurdular. Başörtüsü üzerinden toplumu kamplaştırmaya çalıştılar. Daha önce de Merve Kavakçı olayını yaşadık. Başörtülü olduğu için, Bülent Ecevit tarafından haddi bildirilmek istenen, önce TBMM, sonra da ülkesinden uzaklaştırılan bir olayı ibretle yaşadık.” şeklinde konuştu.
Genel Başkanımız Metin Memiş, program sonrası Hülya Şekerci’ye günün anısına plaket verdi.